Herhangi bir bebeğin, çocuğun ya da okul öncesi çocuğun oynamasını izleyin. Özellikle bebekler ve çocukları. Tekrar tekrar aynı şeyi yaparlar değil mi? Yetişkinler bundan bazen sıkılır. Çocuk yeni oyuncak aldığı zaman, küpleri kutuya koymak ya da küçük yapboz gibi basit bir şey olsa bile. Çocuk onu yaptığı anda, tekrar yapmak ister ve tekrar. Bir daha. Tekrar. Çünkü ustalaşmak için içten gelen bir azim var. Bebekler, dünyanın tahmin edilebilirliğini anlamaya çalışmakla meşgul. “Dünya böyle mi işliyor?”, “O kaşığı düşürsem, başka bir ses çıkarır mı?”. Bazen üstümüzde deneyler yaparlar. “O kaşığı düşürürsem, annem yine heyecanlanacak mı?” Anne ”Dur” diyor. Bebek, “Bu harika, annemi anlıyorum. Ona bu yüz ifadesini yaptırabiliyorum.” Diye düşünüyor. Ve bu, bebeklerin bazı şeyleri tekrar ve tekrar ve tekrar yapmasının sebeplerinden biridir. Biz bırakırız. Bebeklerse küçük bilim adamları gibi tekrar edip, “Bu deneyi tekrarlayabilirim. Bak, yine böyle oldu. Bu muhteşem bir şey değil mi?” diye düşünüyorlar. Bunlar biz yetişkinlerin, kıymetini bilmediğimiz şeyler. Ama aslında bebekken öğrendiğimiz şeyler bunlar. Ve bunları, oyun dediğimiz deneyler yoluyla öğrendik. Çoğu zaman genç çocuklar başarılı olamaz. Çocuklar çok başarısız olur. Koltuğa tırmanmaya çalışırlar ve koltuk çok yüksektir. Yemek yemeye çalışırlar ve yemek dökülür. Bu yüzden özsaygılarını destekleyip, iyi hissetmesini sağlamalıyız ki, başarabilene kadar devam etmeleri gereken hayata tutunabilsinler. Özsaygısı yüksek çocukla, yeni şeyler öğrenmek için denemeye, risk almaya yatkın olurlar, çünkü hatalı olabilirler, bir şeyde başarısız olabilirler ve özsaygıları kuvvetliyse bunu atlatabilecek kadar güçlülerdir. Ve hala meraklı, keşfetmeye istekli olabilirler. İhtiyacınız olan şey, biraz mücadele ve bir şeyi kolayca yapamamanın verdiği düş kırıklığı, böylece üstünde çalışırsınız. Sadece o yetenekte ustalaşmak için çalışmak değil, çok kolay olmayan bir şey üstünde çalışmanın nasıl bir şey olduğu algısını geliştirmek için. O deneyimi hiç kazamazsanız, düş kırıklığı yaratan bir şeyi her denediğinizde, bir yetişkin gelip sizin için yaparsa, düş kırıklığını üstesinden gelmeyi nasıl öğrenirsiniz? Öğrenilmesi çok önemli bir şey değil mi? Her şey çok kolaysa büyüyemezsin. Her şey çok zor ve düş kırıklığı yaratıyorsa, bu iyi değil. Yani olay, bu denge. Bence, yeni şeyler denemelerine izin vererek, çocukların ısrarcılıklarını eğitebiliriz, hatalarından ders çıkarmalarına izin vererek, yaptıkları her şeyi hemen düzeltmeyerek. Israrcılık sabır gerektirir. Bu yüzden bunu örnek alıp, çocukları bunu yapmaları için desteklemeliyiz.